“`html

MHP Genel Başkanı Bahçeli’den Önemli Açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni bir yazılı açıklama yaparak dikkat çeken ifadelerde bulundu:

“Siyaset, akıl ve ahlakın izinde ilerleyen bir yolculuktur. Bu yolculuk, hayatın ve olayların önünü tıkayan sis bulutlarını dağıtmak ve mevcut sorunların dar boğazlarından çıkabilme becerisini içerir.”

Hayatın zorluklarına çözüm üretmekten uzak olan ülkelerin, kaotik çatışmaların ve kriz odaklı çelişkilerin pençesinden kurtulamadığı pek çok örnekle kanıtlanmıştır. Türk milleti, uzun yıllardır kronikleşmiş sorunlarla yüzleşerek cesaret, kararlılık ve sebat gösterdiğini ispat etmiştir.

Türkiye’nin önü her türlü kara propagandaya rağmen açıktır. Yükselen bayrağımız asla inmeyecek, gölgede kalmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, bu güvenin teminatıdır.

Türkiye, terörden arındıkça hiçbir güç onu durduramaz, bu artık yalnızca bir hayalden ibarettir.

Terörsüz bir Türkiye, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmiş bir Türkiye’dir. Bu durumu kabullenemeyen bazı kesimler, geçmişte yakalanan tarihi fırsatları tahrip etmek amacıyla asılsız suçlamalarda bulunmakta ve güçlü bir siyasi iradeye karşı durmaya çalışmaktadırlar.

Terörsüz Türkiye’yi istemeyenlerin, ortaya atılan haksız eleştirilerle bir kaşık suda fırtına koparma çabaları son günlerde artan bir ivme kazanmıştır.

Statükoyu korumaya çalışan kısıtlı zihinler, çeşitli vesayet arzuları taşıyan bağımlı gruplar ve gerçekte kimliği belirsiz olan bazı sözde milliyetçiler, terörün sona ermesi hedefini baltalamak için birleşmiş durumdadırlar.

Bölgesel ve küresel dinamiklerin derinliğine inemeyen bazı kesimlerin fikirleri, kesinlikle geçersizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeni kurulan “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu”na katılmayan ve haksız eleştirilerde bulunan bireylerin, bu durumu ciddiyetsiz ve değersiz bir şekilde değerlendirmesi, ahlak anlayışlarını da sorgulatıyor.

Komisyon, Türkiye’nin demokratik işleyişindeki önemli bir role sahiptir. Ancak bazıları bunu “komisyonculuk” olarak görerek tutarsız bir bakış açısını benimsemektedir. Bunu değiştirmek, onların ahlaki sorumluluğudur.

“Bizim komisyonumuz Türk milletidir” ifadesi, geçmişte komisyonculuk yapmış olanların yaşadığı hayal kırıklıklarını yansıtmaktadır.

Milletin menfaatlerini savunmak için hesap soran bir yaklaşım benimseyenlerin, sadece çıkar peşinde koşan bir zihniyete sahip oldukları sonucuna ulaşmak kaçınılmazdır.

Tarih, kimin kime hesap vereceğini herkese gösterecektir. Bu beklemek ve zamanın akışını izlemekle mümkün olacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni, geçmişte zehirlemeye çalışan her maskeyi takanlar, bilmelidir ki bu ihanet içindeki kişiler yalnızca kendi siyasetleriyle değil, kendi kişilikleriyle de ifşa olacaklardır.

İlginçtir ki, geçmişin hatalarını örtbas etmeye ve gerçekleri görmezden gelmeye çalışanlar, sadece zayıf bir zihniyet göstergesi sergilemektedirler.

Bu zayıflıkların arındırıldığı bir ortamda, Meclis’te CHP’nin komisyona katılması olumlu bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak, bu süreci zorlaştırmaya çalışan ön koşulların getirilmesi manasızdır. Türkiye, terör belasından kalıcı bir şekilde kurtulacaktır.

Birleştirici bir siyasi duruşa artık acil ihtiyaç vardır. 48 üyeden oluşan komisyonun karar alma süreçleri belirli bir zaman diliminden sonra netlik kazanacaktır.

Bu konuda spekülasyon yapılmasına gerek yoktur. “Terörsüz Türkiye” için önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak, bu gelişmeleri baltalamak isteyenlerin olmaması gereken bir strateji uyguladığı gözlemlenmektedir.

Komisyona katılan partilerin bu tür kampanyalara karşı direnç göstereceğine olan inancım tamdır. Türkiye, önemli bir kurtuluş eşiğinde iken bölgedeki tehditler artmaktadır.

Gazze’de yaşanan acımasızlıklar göz önünde bulundurulduğunda, bu duruma sessiz kalmak mümkün değildir. Yardım kamplarının hedef alınması, barışa dair umutları yerle bir etmektedir.

Türkiye, bu hassas süreçte dikkatli olmalıdır. Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın korunması, insanlığın ortak sorumluluğudur.

Tüm bunlar, İslam dünyasının birlik içinde hareket etmesini gerektirmektedir. Aksi takdirde, gelecekte bu geç kalmanın sonuçları acı olacaktır. Filistin’in tanınması ve insanlık onurunu savunmak için gerekli adımlar atılmalıdır.

Aynı zamanda, dünya genelinde yaşanan çatışmalar, siyasi aktörler için yeni mücadele alanları oluşturmaktadır. Terörsüz Türkiye hedefi, bu misyonun bir parçasıdır.

Milli birlik ve dayanışmayı güçlendirmek, vatan, millet ve değerlerimizi korumak adına bir zorunluluktur. Bu sorumluluğu taşımayanların zamanla sınıfta kalmaları kaçınılmazdır.

Gelecekte toplumsal yapının süreçlerini etkileyen yorumlar, geride kalanların çarpık düşünce yapılarıyla şekillenecektir.

“`