Seçil Erzan davasın’da Arda Turan, Fatih Terim, Muslera, Selçuk İnan, Emre Belözoğlu gibi ünlü kişilerin ismi geçiyor.
süreci bu kişilerin nasıl dolandırıldığı merak ediliyor.
İddianamede şikayetçi olan 18 kişi arasında ünlü olmayan ve Erzan’a para kaptıran emlakçısından emeklisine, esnafından estetisyenine kadar sıradan kişiler de var.
İşte bu mağdurlar arasında baba oğul Nurettin ve Uğur Gözaçan da bulunuyor.
“500 bin dolar verdik”
Gayrimenkul sektöründe çalışan Uğur Gözaçan yaşanan süreci, Erzan ile aralarında geçen görüşmeleri, nasıl dolandırıldıklarını Gazete Oksijen’e anlattı.
Kendi hikayelerini anlatırken ilk sözü ise, “Biz davada adı geçen diğer kişiler gibi çok varlıklı bir aile değiliz. Erzan’a iki seferde toplam 500 bin dolar verdik ancak bu para bizim yıllarca emek harcayarak sağladığımız bir birikimdi. Öyle ki savcılık ifademde de belirttiğim gibi yazın, ağustos ayında düğün yapacağım için bu paraya ihtiyacım vardı. Parayı verirken Erzan’a da defalarca bu durumumu ilettim” oldu.
“500 bin dolar altı takip edilemez”
Bundan sonrasını Uğur Gözaçan anlatıyor:
“Ne benim ne de babamın daha önce fon ilgili bir yatırımımız yoktu. Bu yüzden öncelikli olarak bilgi almak için görüşmeye gittik. Sonuçta Denizbank’ın şube müdürü görüşmeye davet ediyor diye baktık biz, Seçil Erzan daveti olarak değerlendirmedik. Şubeye gittik ve bizi işi olduğu için beklettiler. Ardından yanına çıktık. Bize özel fon olduğunu, fonu genel müdürlüğün yürüttüğünü ve paraların da genel müdürlükte tutulduğunu, 40-45 gün vadeli getirinin yüzde 15-20 olduğunu ve bundan getiriye oranla stopaj vergisinin düşüleceğini söyledi. Fon hakkında detaylı bilgiler istedik, bize çok kazançlı olduğunu Göktürk’ten ev ve son model Mercedes otomobil aldığını söyledi. Bunun üzerine kendisinden hesabımızı nasıl takip edeceğimizi sorduk. Bize 500 bin doların altında yatıranların cep telefonu uygulaması üzerinden takip edemeyeceklerini ancak kendisinin bize belge vereceğini söyledi.”
Saat 16:30 taktiği
Uğur Gözaçan parayı şubede elden teslim ettiklerini söyledi ancak o gün Erzan’ın uyguladığı stratejiyi şimdi daha iyi anladığına dikkat çekerek yaşananları şöyle anlattı:
“Parayı hesaba yatıralım deyince bize, ‘Saat 16:30 oldu, bankanın para nakil aracı gelmez artık. Ayrıca fon genel müdürlüğe ait olduğu için paranın bugün merkeze teslim edilmesi gerekir. Parayı elden ben teslim edeceğim’ dedi. Biz de kabul ettik. Ancak şimdi erken vakitte gitmemize rağmen bizi neden beklettiğini daha iyi anlıyorum çünkü bizimle görüşmek için saatin 16.00’yı geçmesini bekledi. Bunu bilerek yaptı. Ardından bize ISIN kodu yazan imzalı, kaşeli belgesini verdi. Bu belgeyi vermeden önce de genel müdürlüğü aradığını ve oradan fon için ISIN kodu aldığını söyledi. Parayı banka şubesinde teslim ettik, belge de bankanın bilgisayarında hazırlanıp yine bankanın yazıcısından çıkış alınarak bize verildi. ”